KPMG Türkiye, altıncısını hazırladığı yıllık “KPMG Perspektifinden Birleşme ve Satın Alma Trendleri” raporunun 2024 yılının ilk 11 ayını kapsayan sonuçlarını duyurdu. Sonuçlara göre, Türkiye’de birleşme ve satın alma işlem adedinde düşüş yaşansa da işlem hacminde rekor bir artış görüldü.
2024 yılının ana gündemini, Orta Doğu’da artan jeopolitik gerginlikler, devam eden Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD’deki genel seçimler gibi küresel gelişmeler şekillendirdi. Türkiye’de ise genel seçimlerin ardından ekonomik istikrarı sağlama adımları, enflasyonla mücadele, gri listeden çıkış, deprem felaketinin ardından yeniden yapılanma süreci ve mart ayında tamamlanan yerel seçimler öne çıkan başlıklar arasındaydı.
KPMG, geçtiği yıla ilişkin beklentileriyle uyumlu olarak, ekonomik reform politikalarının birleşme ve satın alma faaliyetleri üzerindeki pozitif etkisini 2024 yılı boyunca işlem hacmindeki artışla gözlemledi. Şirket, bu olumlu seyrin 2025 yılına ilişkin beklentilerini desteklediğini ve bu dönemde de pozitif yönlü ivmenin korunacağını öngörüyor.
2024 yılının ilk 11 ayında, işlem hacmi ve adedi açısından öne çıkan sektör, teknoloji, medya ve telekomünikasyon (TMT) oldu. TMT’nin yanı sıra enerji ve endüstriyel üretim ve otomotiv sektörlerine yönelik ilginin önümüzdeki dönemde de artarak devam etmesi bekleniyor.
İlk 11 aylık performans, Türkiye’de birleşme ve satın alma aktivitelerinin 2024 yılında işlem hacmi bazında bir önceki yıla kıyasla ciddi bir artış gösterdiğine işaret ediyor.
2025 yılı için beklentiler olumlu yönde
KPMG Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Lideri, Şirket Ortağı Özge İlhan Acar, 2025 yılına ilişkin beklentiler hakkında şunları söyledi: “2024, global ölçekte merkez bankalarının faiz artırımları nedeniyle küresel büyümenin yavaşladığı bir yıl oldu. ABD’deki başkanlık seçimleri, devam eden Rusya Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’da süregelen jeopolitik gerginlikler küresel piyasalarda belirsizliğe yol açarak yatırımcıların temkinli hareket etmesine neden oldu. Buna karşın, 2024 yılı global ölçekte işlem hacminin arttığı ancak işlem adedinin azaldığı, yatırımcıların güvenli liman aradığı büyük ölçekli yatırımlara yöneldiği bir yıl oldu. Türkiye özelinde ise gündemi genel seçimler sonrasında ekonomik istikrarı sağlama yönünde atılan adımlar, enflasyonla mücadele gri listeden çıkış ve mart ayında tamamlanan yerel seçimler belirlerken, yatırımcıların ilgi odağı işlem hacmi bazında TMT, endüstriyel üretim ve otomotiv, perakende ve enerji sektörleri oldu. Değeri açıklanmayan işlemlere ilişkin tahminlerimiz dikkate alındığında enerji sektörünün toplam tahmini işlem hacminin büyük çoğunluğunu oluşturduğunu gözlemlemekteyiz, bu da Türkiye ekosisteminin global trendlerle uyumlu olduğunu kanıtlar nitelikte.
Türkiye için 2025 yılının, enflasyonu düşürme ve makroekonomik istikrarı sağlama hedefi doğrultusunda sıkı para politikası ve bütçe açığını azaltmaya yönelik mali düzenlemelerle şekillenmesi öngörülürken; yatırımcı dostu politikaların da etkisiyle bir süredir cazibesini koruyan TMT ve enerji sektörlerine ek olarak, endüstriyel üretim ve otomotiv alanında faaliyet gösteren şirketler ile ileri teknoloji kullanarak katma değerli üretim yapan şirketlerdeki satın alma aktivitelerinin artarak devam etmesini beklemekteyiz.”