08 Mart 2021

‘İŞ ADAMI’ DEĞİL, ‘İŞ İNSANI’!

Perakende sektörünün önde gelen temsilcilerinden Silk&Cashmere'in Kurucusu  Ayşen Zamanpur; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraftan hareketle, kadınların sektördeki yerini ve 15 yıldır verdiği ‘iş insanı’ ifadesinin mücadelesini, Perapost için Kadınlar Günü’ne özel olarak kaleme aldı:

"Birkaç yıl önce BMD (Birleşmiş Markalar Derneği)’nin bir yönetim kurulu toplantısında çekilmiş bir fotoğraf, perakende hazır giyim markalarının girişimcileri arasındaki kadın girişimci oranını göstermesi açısından çok da yanıltıcı bir fotoğraf değil maalesef. Elbette o gün orada olmayan ve bu fotoğrafta yer almayan çok sayıda başarılı kadın girişimci arkadaşlarım da var ama fotoğrafta yer almayan erkekleri de düşününce, oran yine değişmeyecektir.

2021 yılında bile hayatın her alanında kadın, toplumumuzda eş anne ve ev kadını kimliği ile çok daha kabul görüyor. Bu kimliklerin dışına çıktığında, üretime girişime sanata veya siyasete girdiğinde muhakkak sürekli olarak kendisini açıklaması hatta neredeyse özür dilemesi gerekiyor. “Ben çalışıyorum ama çocuklarımı da ihmal etmiyorum”, “Ben siyasete girdim ama evimde yemeğimi de ben yapıyorum”, “Ben belki çok yoğunum ama ev işlerimi çocuğumu çoluğumu hiç ihmal etmiyorum”, “Kusura bakmayın özür dilerim, hayata katılıyorum ama asli görevlerimi de ihmal etmiyorum” gibi örnekleri çoğaltabiliriz. İster istemez tüm kadınlar (ben dahil), bu açıklamaları yapmak zorunda hissediyoruz kendimizi.

Annelik benim için de tüm kadınlar gibi, dünyada hiçbir şeyle karşılaşamayacak kadar muhteşem bir şey. Ben de yemek yapmayı, evimi süslemeyi, mesela kek pişirmeyi de severim bazen ama üretimin içinde olmayı, hayata katılmayı, katma değer yaratmayı, istihdam yaratmayı kısacası girişimci olmayı da çok seviyorum ve bunun için açıklama yapmam gerekmemeli diye düşünüyorum.

Aslında sevinerek mutlulukla gururla görüyorum ki girişimcilik dünyasında genç kadınların sesleri gürleşerek artıyor. Biliyor musunuz en çok neye kızıyorum? Bazı erkekler, adeta çok güzel bir şey söylermiş gibi sanki bizlere bir şey bahşeder gibi “Kadınlar çok yönlüdür, kadınlar duygusaldır, kadınlar detaycıdır, kadınlar aynı anda pek çok işi yapabilirler, kadınlar anaçtır şefkatlidir. Onun için iş hayatına girmelidirler, onun için iş dünyasında olmalıdırlar” diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: “Sevgili beyler; evet bazı özelliklerimiz sizden farklı olabilir ama biz bu yukardaki güzellemelerin, sizlerin söylediği adeta abartılı özelliklerimizin sayesinde değil, toplumun yüzde ellisini oluşturduğumuz için ve insan olduğumuz için zaten hak ediyoruz elde ettiğimiz her şeyi ve iş dünyasındaki yerimizi. Zaten iş dünyasında, siyasette, sanatta, sosyal hayatta yani erkeklerin de var olduğu her yerde doğal olarak olmalıyız.”

Sektörde bilenler bilir ki ‘iş adamı’ yerine ‘iş insanı’ denmesi için 15 yıl bütün gücümle uğraştım. Elime her mikrofon verildiğinde, muhakkak bunu bir fırsata çevirip, “Ne olur iş adamı demeyelim, iş insanı diyelim” dedim. Çünkü bizi izleyen, belki bulunduğumuz yerlere gıptayla bakan koca gözlü tatlı kız çocukları; gözlerini çevirdikleri her mecrada ‘iş adamı, iş adamı derneği, iş adamları komisyonu, iş adamlarına fikir sorduk’ gibi ifadeleri gördükçe, bu dünyayı kendilerinin dışında bambaşka bir dünya olarak algılıyorlar. İş dünyasından uzaklaşıyorlar, yabancılaşıyorlar. Buna herkes dikkat etmeli çünkü sözcükler güçlüdür.

Ben de dahil sektörden başka insanların da uğraşı ve kamuoyunda oluşan talep nedeniyle nihayet TÜSİAD, en azından açılımını değiştirerek ‘iş insanları’ ibaresini ismine ekledi. Arkasından da birçok dernek geldi. Bugün artık magazin programlarında bile  iş adamı değil, iş insanı deniliyorsa bunun arkasında gerçekten büyük bir çaba ve büyük bir uğraş var. Düşünün ki 1998 yılında büyük bir devlet kuruluşunun ödül töreninde sahneye ödülü almak için çıktığımda, ödülün üzerinde ‘Yılın İş adamı Ayşen Zamanpur’ ifadesini gördüm. Önce yanlış yazıldı, benim plaketim değil sandım ama hiçbir şey diyemedim. Daha sonra bana yapılan açıklama ise şöyleydi: ‘İş kadınları kategorisinde bir kadın ödülünü aldı. Bu kategoride ise Türkiye genelinde kadının adı yoktu.’ Bu olay bana çok enteresan, çok buruk, çok inanılmaz geldi. Her ne kadar ödül almaktan büyük gurur duyduysam da Türkiye genelinde verilecek bir ödülde, bir kadın girişimcinin kazanma ihtimalinin bile düşünülmemesi beni çok üzmüştü diye hatırlıyorum.  Hayatımda ilk defa kendim de o sözcüğü duyduğum zaman o zamandı. “Peki neden iş insanı yazmadınız o zaman?” dediğimde nerdeyse yüzüme karşı gülmüşlerdi. Oysaki o sırada Amerika ve Avrupa, çoktan ‘business ma’n yerine ‘business person’ demeye başlamıştı bile.

O günden sonra, sektörün içinde bir kadın olarak, bu konunun peşini hiç bırakmadım. Elbette başka uğraşanlar çabalayanlar da olmuştur ama inanın neredeyse 15 yılım hep her platformda iş insanı ifadesini kullandırtmanın peşinde geçti.

Çünkü sözcükler güçlüdür.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun! Umuyorum ki bugünü kutlamaya bile gerek olmayacak günler de gelsin.

Robotların ve yapay zekanın insanın rakibi olacağı gelecekte, zaten kadın erkek ayrımı bile kalmayacak."